TRAPANİ



Başkent Palermo dan 95-100 km uzaklıkta ki Trapani ye gideceğiz. Çok güzel bir balıkçı kasabası olan Trapani yakındaki Egadi adalarına açılan bir kapı olarak da görülüyor.




Şehrin geçim kaynakları Turizm ve Balıkçılık ama bunun yanında Marsala şarabı, Tuz, Mercan ve Mermer de şehrin gelir sağladığı diğer ürünler.
Ton balığı ve Kılıç balığı şehrin ana balık akımı, Özellikle bu şehirden çıkan Ton balığı ün salmış durumda.
Biz Palermo’dan geldiğimiz için yol üzerinde gözümüze güzel görünen her yere de uğramayı ihmal etmedik. Bunlardan bir tanesi de CASTELLAMARE DEL GOLFO.





Trapani ye 40dk mesafede çok şirin bir balıkçı kasabası, Kasabayı hızlıca gezdikten sonra limanda bulunan restoranda karnımızı doyurduk. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki uzun zamandır bu kadar lezzetli Di mare pasta yememiştim. Yarım gününüzü burada değerlendirebilirsiniz.





Trapaniye vardığımızda bizi hareketli, Palermo ya göre daha aydınlık, neşeli bir balıkçı kasabası karşıladı. Aracımızı park etikken sonra kasabayı keşfetmek istedik ve yarım günlük bir zaman diliminin burası için yeterli olduğunu anladık.






Kasabanın ana caddesi Via Roma, nerdeyse tüm yollar bu caddeye çıkıyor. Burada kaybolmak gibi bir şansınız yok. Küçücük old town da aradığınız her tür dükkan ve restoran mevcut.




Catedrela Di San Lorenzo:

Via Roma caddesinde bulunan 1421 yılında yapılmış harika katedral. Bu günkü halini alana kadar zaman zaman tadilatlardan geçse de en son halini almasını 18. Yy da mimar Giovanni Biagio Amico vermiş.





Barok mimamirisine sahip katedral de siesta saatlerinde kapalı oluyor. Gittiğinizde içini görmek istiyorsanız açılması için saat 16:00’yı beklemeniz gerekiyor.

Fountain Of Saturn:

Satürn anısına yapılmış çok bakımlı olmasa da klasik İtalyan çeşmelerinden bir tanesi.





Biz şehirde dolanırken her tafta gördüğümüz bot tur ilanları ilgimizi çekti ve sorduğumuzda Favignana adasına giden feribotlar olduğunu öğrendik. Esnek bir programa sahip olduğumuz için gece konaklamayı burada yapıp ertesi gün adaya geçmeye karar verdik.
Böylelikle bir gecelik konaklamaya ihtiyacımız oldu ve internetten bulduğumuz otelleri bulmak tam bir kabus oldu. Hiçbir otelin önünde bizim alışmış olduğumuz tarzda tabela yok. Bunlar daha çok B&B tarzında küçük oteller ve duvarlarında küçücük tabelalarda isimleri yazıyor. Aslında olması gereken bu da bizim gibi kocaman ışıklı tabiri caizse pavyon tabelaları tarzında tabelalara alışkın bir millet için bunları görmek biraz zor.
Bir yandan otelle telefonda konuşurken bir yandan Otel tabelasını arayan bendeniz…




Eğer yolunuz buraya düşer de gece konaklamak isterseniz size hiç düşünmeden bizim kaldığımız Residence La Garcia oteli tavsiye ederim. Denize sıfır olan otelin sabah teras katında muhteşem de bir kahvaltı servisi var.





Kaldığımız otelin manzarası ve tavan dizaynı…
Biz otele yerleşirken resepsiyona son anda burada konaklamaya karar verdiğimizden bahsedince diş fırçamıza kadar getirip bir de welcome drink’i  Masala şarabı ikram ederek gönlümüzü hoş ettiler. Aracımızı otelin denize sıfır otoparkına bırakıp bu sefer de akşam yemeği için old town’a geri döndük.




Bence bu tür küçük balıkçı kasabalarının gece hali gündüzden daha da güzel oluyor, sıcak hava yerini ılıman bir havaya bırakıp sokak sanatçıları da yerlerini alınca size de keyfini sürmekten başka bir şey kalmıyor.




Biz bu güzelliklerin çevrelediği Corso Vittorio caddesindeki Ai Lumi restoranda yedik. Yine güzel yemekler ve ev yapımı şaraplarla geçen harika bir sofra oldu.





Yemeğin arkasından da geleneksel tatlılarından getirttik. Limonlu bu harika tatlının tadı damağımızda kaldı.


FAVİGNANA ADASI:

Favignana adası Egadi takımadalarının en büyüğü. 3 kardeş olan bu adalar Favignana, Levanzo ve Marettimo’dan oluşuyor.




Ada antik çağdan bu yana devamlı el değiştirerek birçok kültüre ev sahipliği yapmış. Romalılardan Araplara, Araplardan Normanlara, Normanlardan Cenevizlilere, Cenevizlilerden İspanyollara devamlı el değiştirmiş ve en sonunda 1874 yılında Pallavicino ailesi adayı İgnazio Florio’ya satmış. Aile adayla öyle bütünleşmiş ki meydanlarına heykelleri bile dikilmiş.





Biz daha önce de dediğim gibi Trapani’den kalkan feribotlar ile adaya ulaşım sağladık. Kaldığımız otelden yürüme mesafesinde ki Limandan biletlerimizi satın aldık. Adaya belli saatlerde feribot var. Biz gitmeden önce rahat davrandık ama gittiğimizde gördük ki sefer saatine neredeyse bir saat olmasına rağmen çok kalabalık olmasından dolayı feribotta yer kalmamış ve bir sonraki sefer için de biletler tükenmek üzere yani gidecekseniz bir gün önceden de biletinizi alıp işinizi garantiye alabilirsiniz.
Bindiğimiz Feribot suyun üzerinde yükselip kızaklı bir hal aldı (ki daha önce bu tarz bir feribota binmemiştim) kocaman dalgaların camlara çarpan görüntüsü ile hızlı ve eşsiz bir yolculuk oldu. Yarım saat süren bir yolculuktan sonra adaya ulaşabiliyorsunuz.





Ada içinde ulaşım sağlamak istiyorsanız mutlaka bir araç kiralamanız gerekiyor. Biz de Feribottan indikten sonra kalabalığı takip ederek adanın merkezine ulaştık. Biz dört kişilik bir grup olduğumuz için bisiklet veya motorsiklet şıklarını eleyip araba şıkkını değerlendirdik. Aracınızı kiralarken neredeyse sıfır ingilizce konuşan şirket yetkilileri ile pazarlık etmeyi ihmal etmeyin.





Üstü açık süper aracımıza doluşup başladık koyları gezmeye, elimizde google map birbirine çok uzak olmayan koyları seçip mavi ile turkuaz arası sularda serinledik.





Adanın her tarafında ki sular birbirinden farklı Cala Azzura gibi kayalıklardan atlayacağınız denizler, Ravine gibi sığ kumsalı olan yerler, Blue Marino ve Cala Rosso gibi derin denizleri de mevcut.
Ada da karnımız acıkınca gözümüzün kestiği deniz kenarında bir restorana oturduk, Hem internetinden faydalandık hem de Ton balığı ile yapılmış harika bir makarnayı ve midyeyi mideye indirdik.




Akşam dönüş saati belli olan feribota Trapaniye gitmek için yerleştikten sonra arkada harika bir ada ve mükemmel sularda yüzmenin hazzı kaldı.






Yolunuz buralara kadar düşerse bu adaya 2 gece ayırmanızı tavsiye ederim.

Biz bu gece Palermo’ya dönüyoruz yarın yolumuz Messina ile devam decek.

 Messina yazımı okumak için burayatıklayın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder