LİZBON SEYAHATİ..
Aslında çok düşündüğüm bir yer ve zaman değildi
ama kızlar gezmek için kıpırdanmaya başlayınca aklıma geldi. Gideceğimiz tarihi
de belirleyince 2 gün içinde biletleri aldım ve Ocak sonu için tatil programını
yaptım. İlk gezimde çok beğendiğim bu şehre 2. Defa gitmek kısmet oldu ve
kampanyada tekrar bilet alıp, 18.5.18’de gitmek için hazırlıklarıma başladım,
geçen sefer gitmeden önce çok çalışmış ve gittiğimde o kadar iyi öğrenmiş olduğum
için bu sefer sadece bilet ve otel rezervasyonu( ki onu da yine aynı otel
grubundan aldım) yapıp hazırlıkları bitirdim.
LİZBON :
Portekiz'in başkenti ve en büyük şehri. Tejo nehrinin oluşturduğu haliç üzerine kurulmuş olan Lizbon ,Atlantik Okyanusunun kıyısındadır.
Lizbonda İstanbul ve Roma şehirleri gibi yedi tepe üzerine
kurulmuş renkli bir şehir. 1260 Yılından bu yana Portekiz’in başkenti olma
özelliğini de korumakta.
LİZBON’A NE ZAMAN GİDİLİR:
Avrupa başkentlerine oranla daha sıcak bir havaya sahip olduğu için her mevsim gidilebilecek olan Lizbon’a uçak biletlerinin kampanyada olduğu zaman gitmek uygun zamandır diyebilirim.
Ama uçak bilet fiyatlarını dert etmiyor, deniz- güneş tatili de yapmak istiyorsanız yaz aylarında Haziran –Eylül gidebilirsiniz, bu aylarda turist sayısının
bol olacağını hatırlatmakta fayda var,yine bu tarihler festivallerinde zamanı.
Tüm Avrupa şehirlerinde olduğu gibi havaların iyileşmeye
başladığı ve turist sayısının da çok olmadığı bahar ayları Mart –Mayıs’da gitmek
için çok uygun. İkinci defa Mayıs ayıda gittim.
Bizim gibi uygun fiyatlı bilet ve çocukların tatilini de
denk getirmek isterseniz Kasım Şubat aylarıda turist sayısının az olduğu ve
fiyatların uygunluğu düşünülürse gidilebilecek zaman dilimlerinden biri.
Bahar aylarının başında ve sonunda hatta kışın bile havanın
çok soğuk olmadığı bu şehirde, yağmur’da
ıslanmamak ve rüzgarla dans etmemek için bu mevsimlerde giderken
bavulun içine şemsiye ve yağmurluk eklemek yararlı olacaktır.
LİZBON’DA ULAŞIM:
Şehirde kamu ulaşım
ağı dediğimiz Tramvay, Otobüs, Metro Gibi ulaşım araçları maalesef bizim
alışmış olduğumuzdan daha gelişmiş şehir büyük olmasına rağmen ulaşım kolay.
Şehir tepelerin üzerine kurulu olduğu için yokuş kaçınılmaz
olmuş ve tırmanırken antrenmanlı olmak lazım.(Ciddi söylüyorum yürümek sıkıntı
değil ama neredeyse her yeri tırmanarak dolaşıyorsunuz ayakkabı seçimi dikkatli
yapılmalı)
Şehri dolaşmanın bir yolu da Tuk Tuk ismini verdikleri Tripörtör araçlar. Bu araçları isterseniz yarım tur isterseniz tam tur alabiyorsunuz, İngilizce bilen şöfor'e denk gelirseniz ücretsiz rehberlik hizmeti de almış oluyorsunuz. Bu araçlar için sıkı pazarlık şart, Biz istenilen fiyatın yarısından bile az ücrete anlaştık.
Şehri dolaşmanın bir yolu da Tuk Tuk ismini verdikleri Tripörtör araçlar. Bu araçları isterseniz yarım tur isterseniz tam tur alabiyorsunuz, İngilizce bilen şöfor'e denk gelirseniz ücretsiz rehberlik hizmeti de almış oluyorsunuz. Bu araçlar için sıkı pazarlık şart, Biz istenilen fiyatın yarısından bile az ücrete anlaştık.
Lizbon’u ve gidilen tüm
şehirleri tanımak, keşfetmek için en güzel yol yürümek, sokaklarda kaybolmak
olsa da şehrin biraz daha dışında kalan Belem bölgesi gibi yerler için ulaşım
ağı şart.
Ulaşım ağı için hemen hemen her şehirde Şehrin kendi ismi ile anılan City Passlerden , Tek günlük yada daha uzun olan metro
kartlarından yararlanabilirsiniz.
Lizbon Card sadece ulaşım ağı için değil aynı zamanda
müzelerde de bazen ücretsiz
girişlerinize bazen de indirim almanıza yarayan bir kart. 1,2,3 günlük farklı
zamanlardan ve fiyatlardan oluşuyor.
Metro tek yön bilet
1,49 avro günlük kart ise 6 avro
Lizbon card ise 1günlük 18,50
avro 2günlük 31,50 ve 3günlük 39 avro
Lizbon kart almak, müzelere giriş yapılabileceği de göz önüne alınınca mantıklı bir yol oluyor.Ayrıca kartı aldığınız andan itibaren
değil ilk kullandığınız andan itibaren aktif hale geliyor. Kartı havalimaanından
yada Comercio meydanındaki turist
ofisinden alabilirsiniz.
Metro sabah 06:30 ile
gece 01:00 arasında çalışıyor. Ayrıca tram 28 ‘de Lizbon ‘un simgesi haline
gelmiş, Bir şehir turu atmak isterseniz ve boş bulursanız iyi bir seçenek.
Diğer bir seçenek araç
kiralama, Yurt dışında gördüğüm en ucuz
aracı 2.gidişimde burada kiraladım. 4 gece için sadece 45₺ ödedim. Evet, doğru
okudunuz 4 gece için sadece 45₺. Navigasyon cihazımız da yolları bulmak için
ekstra kolaylık sağladı.
Aracımı Skayscanner üzerinden ayarladım ve Udrive diye bir
şirketten araç aldım, şirketin hava limanında ofisi yok bizi havalimanından
özel bir shutle ile alıp 5-6 dakika uzaklıktaki şirketlerine götürdüler ve
hiçbir sorun yaşamadık. Ucuz araç olunca biraz gözüm korkmuştu aslında ama
sorunsuz geçti.
Araç, Belem ve Sintra
gibi yerlere giderken kolaylık oluyor, ilk gidişimizde buralara toplu taşıma
ile gittik inanın o da zor değildi.
Araç kiralayacaklar için bir hatırlatma: Günlük otopark
parası araçtan daha maliyetli.
LİZBON’DA KONAKLAMA:
Yukarda genişçe bahsettiğimiz ulaşım ağının kolaylığı ve
gelişmişliğinden dolayıdır ki şehrin genellikle her bölgesinde kalabilirsiniz .Ama Baixa (Baça diye okunuyor) daha çok trustik bir alan
olarak geçtiği ve her yere yakın olduğu için tercih sebebiniz olabilir .
Ama bu bölgelerdeki otellerin fiyatları yüksek olduğu için
yakın bölgelerdeki otellerde düşünülebilir .Ben Hem metro hem tramvay ‘a yakın
olması ve iç dizaynını beğenmemden dolayı HF Fenix Music oteli tercih ettim.
İkinci sefer de HF Fenix Garden’da kaldık.
LİZBONDA GEZİLECEK YERLER:
1)Lizbon Katedrali 8)Comercio Meydanı
2)Belem Kulesi 9)Zafer Takı
3)Bairro Alto
10)Belem
bölgesi
4)Jerenimos Manastırı 11)Gülbenkian Müzesi
5)Elevador de Santra Justa 12)Rossio Meydanı
6)Alfama 13)Sao Jorge Kalesi
7)Chiado Meydanı 14)Alcantara
bölgesi
LİZBON KATEDRALİ:
Lizbon’un en eski kilisesi ünvanına sahip . 1147 yılında
yapımına başlanmış ve büyüklü küçüklü depremler
görmüş , sıkça tamir geçirmiş olmasından dolayı farklı mimari yapılara
sahip olmuş. Santa Maria Marior de Lisboa veya
Se Katedrali olarak anılmakta.
Giriş için ücret alınmıyor. Comercio meydanından yürüme mesafesine ,
yaklaşık 6 dk
BELEM KULESİ:
16.yy başlarında Portekizli kaşif Vasco De Gama anısına
yapılan kule ,kendinizi denizin ortasında kalmış hissine kapılmanıza sebep olabiliyor,
şehrin
en önemli sembol ve turistik yapılarından biri haline gelmiş bu zarif yapıyı görmeyi
atlamayın. Ayrıca Kaşifler anıtına da yürüme mesafesinde .
Unesco Kültür Mirası Listesinde yer alıyor.
Giriş ücreti alınıyor.(Lizbon kartınız varsa indirimli 6
Avro )
Belem bölgesine 15 nolu tramvayı kullanarak da
gidebilirsiniz.
Belem bölgesine gelince Belem Tower durağında inip önce
kuleyi gezmek, daha sonra yürüme mesafesindeki Kaşifler Anıtına gitmek, sonra
üst geçitten geçerek karşı çaprazdaki Jernimos Manıstırını görmek ve en sonda
Belem Pastahanesi’nde Kahve ve Nata molası vermek akıllıca oluyor, programı
nasıl düzenlerim diyenlere yol gösterici olsun...
BAİRRO ALTO:
Yukarı mahalle anlamına gelen bölge gençlerin, yerli halkın ve
turistlerin uğrak yerlerinden biri. Bölgede çok sayıda bulunan gece klupleri ve
Fado müzik evleri de buranın her daim kalabalık olmasının sebeplerinden bir
tanesi.
Portekiz’in gece hayatının kalbinin burada attığı bile
söylenebilir. Buralardaki mekanların her birinin kendine özgü tarzları olduğu
için geceleri sizde buraya akabilir siniz.
Fado müziği buralardaki pek çok küçüklü büyüklü yerlerden
birinde dinleyebilirsiniz.
Bairro Alto’ya çıkmak için isterseniz Finüküler’ı de kullanabilirsiniz. Demiştim ya her yer yokuş diye kolaylık olsun diye yokuşa
yerleştirilmiş bu Finüküler yukarı mahalleyi aşağıya bağlıyor.
füniküler |
JERONİMOS MANASTIRI:
Belem bölgesinde
görülmeye değer yapılardan bir tanesi. Yapılırken her yıl 70 kg altına
mal olan yapı için baharat ticareti
yapılarak kaynak yaratılmış. 1501 yılında yapılmaya başlanmış manastır ancak 70
yılda bitirilebilmiş.
Keşiflerden etkilenmiş olan mimarlar ile manastır güzel bir mimariye sahip olmuş ,Bence
gitmişken içinide gezin.
Giriş için ücret alıyorlar. (Lizbon kartınız varsa 10 Avro)
ELEVATOR SANTA JUSTA:
1900’lü yıllarda Baixia ve Bairro Alto’yu birbirine bağlamak için yapılmış, Asansör
Efeil kulesinin mimarinın asistanı Portekiz doğumlu Raul Mesnier de Ponsard adında mimar
tarafından yapılmış. 1900 yılında başlayan asansör 2 yıl içersinde bitirilmiş.
45 metre yüksekliğe
sahip Asansörün üstünde şehrin tüm manzarasını seyredebileceğiniz bir avlusu
var, buradan şehrin fotosunu çekebilirsiniz. Ya da bizim gibi kendi fotonuzu
çekebilirsiniz.
Asansör kullanımı için ücret alıyorlar 5 avro, sadece
yukarıda manzarayı seyredip fotoğraf çekmek isterseniz 1,5 avro ( Lizbon
kartınız varsa). Biz Asansör için bilet aldık ama eski bir asansör içinden
başka bir şey değil, 1,5 avro karşılığı yürüyerek merdivenlerden çıkıp
manzarayı görmek daha akıllıca, avronun bu kadar pahalı olduğu bir zamanda…
ALFAMA BÖLGESİ:
Lizbon’a gidip bu bölgeye gitmeden,
12.yüzyıldan kalma sokaklarında kaybolup, fayans kaplı evlerini görmeden dönmek
Lizbon’a ve size yapılmış haksızlık olur...
Alfama Lizbon’da yaşanan en büyük depremden en az
zarar gören bölge olduğu için kurluduğu zamandan bu yana çok büyük
değişikliklere uğramamış.
Şehrin en tarihi mahallesi olma
özelliğini korumuş. Bairro Alto gibi burada da Fado müziği dinleyebileceğiniz
Lokanta ve barlar ve mevcut.
Kale yine bu bölge içerisindedir.
Fado Müzesi’de görmek isteyenler için bu bölgede yer alıyor.
COMERCİO MEYDANI:
Praca
do Comercio Lizbon ‘un en büyük
ve en önemli meydanı olarak kabul ediliyor. Meydan’ın bir kısmı Tejo nehri ile
birleşiyor, diğer tarafında Rua Agusta caddesinin başlangıcında Arco da Rua
Agusta ( Zafer Takı) bulunuyor.
Meydan’da genellikle sokak sanatçıları
canlı müzik yapıyorlar ayrıca meydanın etrafında da hediyelik eşya satan yerler
mevcut.
ARCO DA RUA AGUSTA:
1755 depreminden sonra şehir
yeniden inşaa edilmek zorunda kalmış ve bu yenilenmenin inşaasını anmak üzere
bu tak inşaa edilmiş . 11 metre
yüksekliğe ve 6 sütüna sahip takın üzerinde de tarihsel figürlerin heykelleri
var.
Aslında bir çan kulesi olarak
tasarlanan yapı yüzyıl sonra taka dönüştürülmüş.
SAO JORGE KALESİ:
Lizbonun en çok turist çeken
yerlerinden biridir ve şehrin tepesine yapılmıştır. MÖ 6 yy ‘da kullanıldığı
biliniyor. Şehrin her yerinden bu kaleyi gündüz ve gece ışıklı halini görmeniz
mümkün.
Kaleye çıkmak için tuk tukları,
28 nolu tramvayı yada 737 nolu otobüsleri kullanabilirsiniz.
Giriş için ücret alıyorlar. 8,5
Avro (Lizbon kart ile indirimli)
Açık olduğu saatler 09:00- 21:00
ALCANTARA BÖLGESİ:
Alcantara bir liman bölgesi.
Aslında buraya gitmek için sebebiniz LX
Factory ‘ye gitmek oluyor, 23000 m2 büyüklüğünde eski bir kumaş
fabrikasından çevrilerek bu hale getirilmiş , içerisinde sanat ve eğlence merkezleri mevcut.
LX Factory gittiğiniz zaman
farklı tasarımdaki mağazaları, barları, cafeleri, galerileri ve sokak sanatçıları ile dolu
sokaklarını gezebilir, denk gelirseniz konser, şov, sergilerle farklı bir gün
geçirmenin keyfine varabilirsiniz.
Buranın en ünlü kitapçısı olan ve
tavana kadar kitaplarla başınızı döndüren kitapçı Ler
Devagar ‘a uğrayıp ortasındaki bisikletin fotosunu çekmeyi ihmal
etmeyin.
Yine farklı konsepte sahip olan
Barrio Arte’de ilginizi çekecektir.
GULBENKİAN MÜZESİ:
Bay Gulbenkian aslında bir İstanbullu... Doğum
yeri İstanbul ama daha sonra Amerikaya gitmeye karar vermiş ve yola çıkınca
önce Lizbon’a uğramış , Lizbon’un
İstanbul’a çok benzemesinden dolayı burayı sevmiş ve burada ikamet etmiş .
Yaşadığı yıllar boyunca da 6000
parçadan oluşan içerisinde iznik çinisinden , ünlü ressamların tablolarına kadar
farklı objeler içeren bir koleksiyona sahip olmuş.
Önce bu koleksiyonu Türkiye’de
İstanbul’da adına açılacak bir Müzeye bağışlamak istemiş ama bizim yetkilileri
ve prosedürleri aşamayınca Lizbon yetkililerine başvurmuş.
Lizbon’da yine bolca turist çeken
müze , listede gezilecek yerler arasında
.Şehrin biraz dışarısında yer alıyor.
Giriş için ücret alıyorlar. 5
avro (Lizbon kartınız varsa indirimli)
İçerisinde Klasik ve Modern
eserlerin yayınlandığı iki bölüm var ikisini de gezmek isterseniz 2 bilet almanız
gerekiyor.
LİZBON’DA ALIŞVERİŞ:
Vasco Da Gama şehirdeki en büyük
alışveriş merkezi ama Portekiz’e gidince AVM’de zaman geçirmek ve bizdekiyle
aynı olan markalara bakmak size ne kadar cazip gelir bilemem ama bana hiç cazip
gelmiyor.
Baxia bölgesinde de büyüklü
küçüklü butikler mevcut, buralarda vakit geçirmek daha keyifli.
Chaido bölgesi ise lüks
mağazaların yer aldığı bir bölge, gittiğiniz tarih indirim zamanı ise alışveriş
için güzel olabilir.
Bairro Alto ise hem gece hem gündüz
zaman geçirebileceğiniz, ister alışveriş yapıp ister alışverişte yorulunca cafe’lerinde dinlenerek Lizbon’u
yaşayabileceğiniz bir bölge.
2. gidişimizde yerel pazarları
gezecek vaktimizde oldu ve Salı-Cumartesi kurulan FEİRA DA LADRA’da bulduk kendimizi. Burası
bildiğimiz 2.el eşyaların satıldığı yerel halk kadar Turistlerinde akın ettiği
gerçek Lizbon halkını ve ürünlerini bulabileceğiniz harika yerlerin başında
geliyor.Biz burada 3 saat kadar vakit geçirip harika kapı porselen kapı
kolları,kahve fincanı vb eşyalar alıp kendimizi mest ettik.
Lizbon’dan dönerken ne alınır
derseniz ?
Porto şarabı
Meşhur Portekiz horoz biblosu
Renkli maske ve takı
Konserve balık
LİZBON’DA YEME İÇME:
Lizbon tam bir deniz ürünleri
cenneti, hele benim gibi deniz ürünleri yemeği sevenler için süperr, Morino
balığı ve sardalya başta gelen balıklar arasında Yine Rosto deneyebileceğiniz et
yemeği olarak öne çıkan isim Ayrıca Portekiz ciğeri de alternatif aklınızda
bulunsun.
Ayhan Sicimoğlu’nun
Limonata’sında duyduğum ve gitmeden önce okuduğum her yerde karşıma çıkan
Cervejaria Ramoz deniz ürünleri yapan Restaurantların başında geliyor. Pazartesileri
kapalı ve her daim kalabalık olan rest için turist mevsiminde rezervasyon şart.
Hem de fiyatlar Türkiye’ye göre
daha makul.
Madrid ve Barcelona’dan iyi
bildiğim ve çok sevdiğim Mercado da Ribeira ise kapalı Pazar olup, bitişiğindeki Time Out Market de yemek yeme şansına sahipsiniz
hem de eve alma, eve alma kısmını şimdilik atlayıp sadece yeme kısmını
yapabilirsiniz.
Belem pastahanesi ise
yorgunluğunuzu atarken müthiş Nata’larla keyif yapabileceğiniz, her odası
farklı ,güzel bir pastahane . Hatırlatmakta yarar var yeri Jerenimo manastırı’nın yanında.
Cafe A Brasileria ise lizbon’un
en meşhur pastahanesi. Burada da Nata servisi var ama keklerini de deneyin
derim.
Morina balığı ve peynir ile
yapılan köftelerde buraya kadar gelince denenebilecek lezzetli atıştırmalıklar.
(Pastel de Bacalhau)
İçki konusunda Porto şarabı ün
yapmış ve hak ederek yapmış,ayrıca vişne likörü deneyebilirsiniz.
Ginjinha isimli vişne likörü
satan dükkana gidip ya da sokaklarda seyyar olarak satılan, çikolata kaseleri
içerisinde servis edilen likörden içmeli. Bu likör Brandy içerisine şeker ve
tarçın ilave edilerek yapılıyormuş tadı şekerli içecek sevenler için süper.
Porto şarabınında bence bolca
tadına bakmakta fayda varJ,
Bira sevenler için ise 2 tane yerel bira ismi var biri Super Bock ve diğeri
Sagres, lezzet konusunda deneyin kararı siz verin derim. Ben Süper Bock’çuyum.
Super Bock |
2 defa gittiğim bu şehri
gerçekten çok sevdim umarım en yakın zamanda siz de bu deneyimi yaşarsınız…
Tebrikler canım ionian denizi yunan adalarını dört gözle bekliyorum....
YanıtlaSilTeşekkürler tatlım, en kısa sürede onları da yazıp yayınlayacağım @nurci
YanıtlaSil